MUHARREM İNCE: “1 NİSAN’DAN SONRA YENİ VERGİLERİN NASIL GELDİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ.”

ÇOCUKLUĞUMDA DOMATESİN İÇİNDEKİ ÇEKİRDEKTEN TOHUM OLURDU, FAKAT ŞİMDİKİ TOHUMLARIMIZ DOĞURGAN DEĞİL

Benim çocukluğumda babaannem domateslerin içindeki çekirdekleri alırdı, onlardan tohum yapardı, fide yapardı, tekrar domates ekerdi. Şimdi bu tohumları kullanamazsınız çünkü tohumlarımız artık doğurgan değil. Her sene dışarıdan alacaksınız.

1 NİSAN’DAN SONRA YENİ VERGİLERİN NASIL GELDİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ.

Gençlerimiz üniversite hayali kurardı, iş kurma hayali kurardı. Şimdi gençlerimiz sadece yurtdışı hayali kuruyor. Başka bir hayalleri yok. Emekliler emekli ikramiyesiyle bir ev bir araba alırdı. Rahat rahat da yaşarlardı. Emekliler şimdi 10 bin lirayı kendileri geçinemedikleri gibi işsiz oğlanlarıyla, işsiz kızlarıyla paylaşmak zorunda kalıyorlar. Peki zenginler ne yapıyor? Zenginler de yabancı memleketlerden vatandaşlık almak için 500 bin euro, 1 milyon euro kuyrukta bekliyorlar. Peki devleti yönetenler ne yapıyor? Kamu yatırımlarını kısıyor, temel maddelere zam yapıyor. Borçla faiz ödüyor ve borçla ödediği faizden sonra kasa yine açık verdiğinde yeni vergiler koyuyor. Bekleyin göreceksiniz. 1 Nisan’dan sonra yeni vergilerin nasıl geldiğini göreceksiniz.

TAYYİP ERDOĞAN’A OY VERMEMEK İÇİN SİZE BİR GEREKÇE SÖYLEYEYİM YETERLİ.

Tayyip Erdoğan’a oy vermemek için size bir gerekçe söyleyeyim yeterli. Başka bir şeye gerek yok. Şimdi önümüz bayram. İstanbul’a kimler gidecek? Evet gidecek olanlar, birinci köprü Boğaziçi Köprüsü oradan geçersen Demirel yaptı onu bayramda bedava. İkinci köprü Fatih Sultan Mehmet Köprüsü onu Özal yaptı oradan geçersen de bedava. Peki üçüncü köprü Yavuz Sultan Selim Köprüsü Erdoğan yaptı, parayla. Anlatabildim mi? Tek bu bile yeterlidir. Bayram haricinde Turgut Özal’ın yaptığı köprü 10 lira, atıyorum kafadan söylüyorum Erdoğan’ın yaptığı köprüden geçmek 100 lira. Bayramda diğerleri beleş, Erdoğan’ınki yine parayla. Bu yeterli değil mi Erdoğan’a oy vermemek için? Fazla bile. Yeterli bu.

İNSANLAR BOĞAZINA ÇALIŞIYOR SADECE.

Bakın insanlarımızın önemli bir çoğunluğu çalıştıkları şey şu; kiramı ödeyeyim, Türkiye’de biliyorsunuz 24 milyon hane var bunların 8 milyonu kiracı. Çalışanlar diyor ki kiramı ödeyeyim, eve yiyecek alayım, ısınayım, giyineyim, otobüs param olsun yeter. Bakın giyinme, ısınma, yeme içme, otobüs parası, kira. Ne yok? Kitap almak yok, sinemaya gitmek yok, tiyatroya gitmek yok, seyahat etmek yok, tasarruf etmek yok, bunların hiçbirisi yok. İnsanlar boğazına çalışıyor sadece. Bir palto alsa 12 ay taksitle zor öder paltoyu. Şimdi böyle bir durumda neden acaba biz bu duruma geldik? Bunu bir düşünelim.

BU TEK ADAM KAFASI MEMLEKETİ BATIRIR.

22 yıl önce dolar 1 buçuk liraydı. Şimdi dolar 35 liraya geldi. Bunları Muharrem İnce söylemişti. Dedim ki ‘dolar 10 lira olacak yakında’ bana güldüler. Sonra 10 lira olunca yanlış yolda bunlar dolar 30 lira olacak dedim. O zaman da güldüler, şimdi tekrar söylüyorum dolar 60 lira olacak bu kafayla. Niye? Çünkü bu tek adam kafası memleketi batırır. Bizim 1000 yıllık tarihimizde tek adamlık yoktur. Orta Asya’da beşinci, altıncı, 700.yylarda Bilge Kağan var ama yanında ikinci kişi var. Tonyukuk var. Veziri var. 1071’de Alpaslan var yanında Nizamülmülk var. Fatih Sultan Mehmet var, Kanuni var, Yavuz Sultan Selim var ama Çandarlılar var Sokullular var. Atatürk var yanında İsmet Paşa var. Hep bir ikinci adam var, ikinci adam. Hatayı engelleyen ikinci adam. Ama Türkiye’de ne yazık ki artık ikinci adam bile yok. Erdoğan bir gün rahmetli olsa Türkiye’yi yönetecek olan bir memurdur, Cumhurbaşkanı Yardımcısıdır. Seçilmemiş kişidir.

100 YILDA YAPILAMAYAN EKONOMİK TAHRİBATI BİRKAÇ SENEDE YAPTILAR.

Ekonomik çöküş nasıl başladı kısaca anlatayım. Önce dedi ki ben Müslümanım faiz haram dedi. Nas var dedi. Bunlar anlamaz, ben ekonomistim dedi. Herkes yapma, etme, yanlış yoldasın ideolojik takıntılarını bırak, dünyada herkes faiz arttırıyordu. Dünyada herkes faiz arttırırken biz faizleri düşürdük. Ekonomist. Ben ekonomistim demesinde bir sorun görmüyorum da kendini ekonomist zannettiği için sorun görüyorum. Gerçekten zannediyor çünkü. Sonra ne oldu? Damat bile kaçtı bir gece yarısı. Damat dedi ki batacak bu memleket hiç olmazsa ben dedi yırtayım. Damat kaçtı. Yerine kimi getirdi Nebati’yi getirdi. Her denileni yapan Nebati. Gözlerinden anlayan Nebati. Bu Nebati emrettiler yaptı. Sonra ne oldu? Borç bulamaz bir hale geldik. Tıkandık. Borç bulamaz bir hale gelince toprak satmaya başladılar. Her gün Resmi Gazete’de, şurada, burada görüyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı emlak ofisi gibi. Muğla’da sahibinden satılık 15 dönüm arsa, reklamlar var artık. Toprak satmaya başladılar. Sonra İngiliz vatandaşı diye küçümsedikleri, İngiliz ajanı diye küçümsedikleri Mehmet Şimşek’i işin başına getirdiler. O da şimdi arttırdıkça arttırdı. 50’ye getirdi faizi. Seçimden sonra size söyleyeyim mi faizin ne olacağını? 65, yoksa dolar euro durmayacak yerinde. Bunu soracak bir Merkez Bankası ne yazık ki yok. 100 yılda yapılamayan ekonomik tahribatı birkaç senede yaptılar. 100 yılda yapamazlardı bunu.

PEKİ SİZ MEMLEKET PARTİSİ OLARAK NE ÖNERİYORSUNUZ BU MİLLETE?

Peki siz Memleket Partisi olarak ne öneriyorsunuz bu millete? Vallahi biz huzur öneriyoruz, huzur. 3A diyoruz. Akıl yani bilim yani matematik, ahlak ve adalet. Ahlak bir kişinin beş yerden maaş alması kanunlara uygundur ama ahlaka uygun değildir. Kanuna uygun olabilir ahlaka, vicdana uydun olacak. Bizim rengimiz neden mavi? Mavinin M’si önce memleket. A’sı önce adalet, V’si vicdan beş yerden maaş almak kanuna uygun olabilir ama vicdana uygun değildir. Mavinin İ’si işsize iş. Bizim sloganımız bu. Akıl, adalet, ahlak ve mavi. Ve 3B önce büyüyeceğiz ekonomik olarak ve bunu bölüşeceğiz ama hepsinden önce barışacağız hep birlikte. Önce barışacağız sonra büyüyeceğiz ve adil olarak bölüşeceğiz. Biz bu memlekete huzur diyoruz. Hakkaniyet diyoruz, hukuk diyoruz. Biz ayağı Londra’da olanlardan değiliz. Kalbi Moskova’da, Tahran’da, Singapur’da, Brüksel’de Washington’da olanlar değiliz. Biz kalbi, gönlü, yüreği, aklı, fikri Ankara’da olan Kuvayı Milliyecileriz. Biz buyuz. Biz kimlik siyaseti yapmıyoruz. Sen Türklüğünle gurur duy, sen Kürtlüğünle gurur duy, sen Aleviliğinle gurur duy, sen sunniliğinle gurur duy. Biz kimlik siyaseti üzerinden bir siyaset yapmıyoruz. Hepimiz Türk Milletinin evladıyız diyoruz. Bu kadar net.

MEMLEKET PARTİSİ GELECEĞİN PARTİSİDİR.

Biz Memleket Partisi olarak bu memleketin evlatlarına güzel hayaller kurdurmak istiyoruz. Hayallerini Kanada ile, Hollanda ile süslemesinler. Hayallerini İstanbul ile süslesinler. Hayallerini Konya ile süslesinler. Hayallerini Hakkari ile süslesinler, Rize ile, Mersin ile süslesinler. Amsterdam hayalleri kursunlar, gitsinler görsünler, staj yapsınlar, bilgisini, görgüsünü geliştirsinler. Yüksek lisans yapsınlar. Doktora yapsınlar. Ama gelsinler memleketimize bu memleketi beraber kalkındıralım. Derelerini beraber temizleyelim. Yanan ormanlarının yerine ağaçlarını biz dikelim. Göllerini biz temizleyelim. Yaşlılarına biz bakalım. Bayrağını biz yüceltelim. İnsanını biz mutlu kılalım. İnsanımızı biz zengin yapalım. Onun için bu ülkede gençlere ihtiyacımız var. Ve bizim siyasetimizin adı da akıllı siyasettir. Bugün için müşterisi az olabilir, hiç önemli değil. Doğruları yapmaya devam edeceğiz. Elinizdeki telefon akıllı telefon değil mi? Elinizdeki telefon akıllı telefon ama Türkiye’deki siyaset 60 yıl öncesinin siyaseti. Vatan millet Sakarya bol bol palavra meydanlarda. Biz plan proje anlatacağız. Biz güneş pillerini konuşacağız. Biz matematik diyeceğiz. Biz uzay madenciliği diyeceğiz, nano teknoloji diyeceğiz, gençlerimizi iyi eğiteceğiz. Akıllı telefon varsa akıllı siyaset olmalı. Memleket Partisi akıllı siyaset üretecektir. Memleket Partisi geleceğin partisidir. Memleket Partisi gençlerin partisidir, kadınların partisidir.