Yerel pazar ihtiyaçlarını karşılayacak ve Türkiye imalat sektörünün dışa bağımlılığını azaltacak yerli 5 eksenli CNC kontrol ünitesi çalışmalarında sona gelindi. Savunma Sanayii Başkanlığı ve TÜBİTAK destekleriyle kurulan şirket, özel sektör-üniversite iş birliğiyle üretilen CNC kontrol ünitelerini 2024’ün ilk çeyreğinde piyasaya sürecek.
Temelleri 2019’da atılan CNC kontrol teknolojilerinin yerli imkanlarıyla geliştirilmesine yönelik projede sona yaklaşıldı. Endüstriyel bilgisayar, servomotor ve sürücüleri kapsayan donanımın yanı sıra yazılımı da tamamen yerli mühendisler tarafından geliştirilen 5 eksenli CNC kontrol ünitelerinin testlerine geçtiğimiz aylarda başlandı. Savunma Sanayii Başkanlığı ve TÜBİTAK destekleriyle kurulan MİLTEKSAN A.Ş.’nin liderliğinde, 9 şirketin ve üniversitelerin katılımıyla yürütülen proje kapsamında üretilen CNC kontrol ünitelerinin, başarılı geçen testlerin ardından, 2024’ün ilk çeyreğinde piyasaya sürülmesi bekleniyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan MİLTEKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Uğur Şimşir, “2019’da gerçekleştirilen bir çalıştayla başlanan ve 2020’de MİLTEKSAN A.Ş.’nin kurulmasıyla hız kazanan milli CNC kontrol ünitesi projesinde test aşamasına geçildi ve başarı sağlandı. 3, 4 ve 5 eksen CNC kontrol sistemlerinin testleri, başarılı bir biçimde ticari ürünler üzerinde devam ediyor. 2024’te piyasaya çıkacak ürünlerimiz, milli sanayimizin üretim kapasitesini artıracak” dedi.
Türkiye, bu teknolojiyi üreten 8. ülke olacak
MİLTEKSAN, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (SAHA İstanbul) tarafından 2019’da gerçekleştirilen bir çalıştayı takiben, 2020’de Savunma Sanayii Başkanlığı ve TÜBİTAK destekleriyle, Türkiye için kritik teknolojiler arasında yer alan 5 eksenli CNC kontrol sistemlerinin üretimini teşvik etmek amacıyla Teknopark İstanbul çatısı altında kuruldu. Akım Metal, Usel Makina, Melina Aero, BC Teknik, Pavotek, CNC Sistem, Mobilgi, Koç Holding iştiraki WAT Motor ve yakında zamanda tamamı ASELSAN tarafından satın alınan BİTES ortaklığıyla başlanan projede, Prof. Dr. Yusuf Altıntaş, Ömer Şahin Ganiyusufoğlu, Prof. Dr. Erhan Budak, Dr. Yavuz Mürtezaoğlu, Prof.Dr. Engin Kılıç, Prof. Dr. İsmail Lazoğlu gibi bilim insanları da danışman olarak yer aldı.
Alanlarında tanınmış Türk bilim insanlarını ve Türkiye’nin önde gelen şirketlerini bir araya getiren projenin hem askeri hem de sivil sanayide Türkiye’nin lider konumunu güçlendireceğini kaydeden Dr. Uğur Şimşir, “5 eksen CNC kontrol üniteleri; ABD, Almanya, İspanya ve İtalya’nın da aralarında olduğu 7 ülke tarafından üretiliyor. MİLTEKSAN ürünleriyle Türkiye, bu teknolojiyi üreten 8. ülke olacak” diye konuştu.
“CNC kontrol ünitelerinin ithalatı bakanlık iznine tabi”
CNC kontrol ünitelerinin ithalatının, üretici ülkelerin Savunma Bakanlıklarının iznine tabi olduğunu paylaşan Dr. Uğur Şimşir, “Jeopolitik dengelerin ekonomik ilişkilere şekil verdiği ve küresel ticarette korumacı yaklaşımın yükseldiği dönemlerde, üretici ülkeler bu durumu örtülü ambargolar uygulamak için kullanabiliyor. Özellikle savunma sanayi için çok kritik olan 5 eksenli CNC kontrol ünitelerinin Türkiye’ye ithalatı için 1,5 yılı aşkın süredir yabancı üreticilerden lisans bekleniyor. Lisans verilse dahi üretici ülkeler bu teknolojileri kullanım alanlarını kısıtlayan özel şartlarla teslim ediyor. Bu açıdan düşünüldüğünde, 5 eksenli CNC kontrol sistemlerinin yerli ve milli üretiminin ülke sanayimizin bağımsızlığı açısından ne kadar önemli olduğu görülebiliyor” ifadelerini kullandı.
“Savunma sanayisindeki başarımızı sivil sanayiye aktaracağız”
Savunma ve havacılık sektörünün yılın ilk 10 ayında 4,3 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini hatırlatan Dr. Uğur Şimşir, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Ülkemizin son yıllarda savunma sanayiinde yaptığı atılım tüm dünyaca biliniyor. Türkiye, savunma sanayisi ve askeri gücüyle olduğu kadar sivil sanayisiyle de ön plana çıkmak için tüm kaynaklarını kullanıyor. Yerli CNC kontrol ünitesi teknolojisinin bu anlamda savunma sanayisindeki başarımızın sivil sanayiye aktarımı olarak değerlendiriyorum. Bu tür teknoloji projelerinde tüm sanayi paydaşlarının ve akademinin birlikte hareket etmesi, iş birliği yapması, ülkemizin makine teknolojisindeki gücünü desteklerken, imalat sanayimizin üretim özgürlüğüne katkıda bulunuyor. Üniversitelerimizin, girişimcilerimizin, bilim insanlarımızın ve sanayimizin ortaklıkları bu gibi projelerle artmalı ve bağımsızlığımızın ön koşulu olan yerli ve milli üretim desteklenmeli.”