Yeşilova ve Durasıllı’da altı jeotermal sondaj açılmak isteniyor. Açılması planlanan kuyuların 4500-6000 metre olacağı, yani adeta petrol kuyuları derinliğinde olduğu belirtildi.
12 Kasım Pazar günü Gediz Ovasında açılacak jeotermal sondaj kuyularıyla ilgili bir bilgilendirme toplantısı için Salihli’nin Yeşilova köyündeydik. (Ben “mahalle” demeye alışamadım çocukluğumun bu güzelim köylerine.)
Birbirine yakın olan Yeşilova ve Durasıllı’da –ki doğduğum köydür Durasıllı– Jeotermal Enerji Santrali (JES) amaçlı toplam altı jeotermal sondaj açılmak isteniyor. Yeşilova Muhtarının bu konuda bilgi edinmek için çağrısı üzerine Salihli Çevre Derneği’nce düzenlenen bu bilgilendirme toplantısına EGEÇEP’liler olarak katıldık.
Büyük dut ağaçlarının gölgesindeki köy kahvesinde çok sayıda Yeşilovalı ve çevre köylerden yurttaş, toplantının başlamasını bekliyorlardı. Hayatlarının akışını bir bıçak gibi kesen JES tehdidi hakkında bilgi edinmek istiyorlardı. Konuşmacıların oturacağı masanın önüne asılmış sarı ve mavi renkli kartonlarda şu mesajlar yazılıydı:
– JES’e inat, yaşasın hayat!
– Başka Gediz yok, JES istemiyoruz!
– Çocuklarımızın geleceği için JES istemiyoruz!
– JES kuyusu, ölüm kuyusu! JES istemiyoruz!
– Tarım alanında JES istemiyoruz!
Toplantı saat 16.00’da başladı. Uzman arkadaşlarımız hukuksal açıdan ve teknik yönleriyle konuyu enine boyuna değerlendirdiler. Açılması planlanan kuyuların 4500-6000 metre olacağı, yani adeta petrol kuyuları derinliğinde olduğu belirtildi. Kullanılan suyun aynı derinlikte açılması gereken kuyularla reenjekte edilmesi gerekirken masraftan kaçınmak için çoğu kez 200-300 metre sondaj yapılıp, oraya bırakıldığı ve bu nedenle de yer altı sularını kirleteceği açıklandı.
Doğanın dengesi
Kullanım sonrasında bazı yerlerde doğrudan derelere deşarj edilen jeotermal sular nedeniyle toprakta ve sularda arsenik ve bor miktarının arttığı, bitkilerin ve balıkların öldüğü, karbondioksit artışı nedeniyle sera gazı etkisinin oluştuğu anlatıldı. Ayrıca JES’lerin usulüne uygun yapılsalar bile doğanın dengesini bozduğu da vurgulandı. Yaşanmış olan üzücü deneyimler aktarıldı. Alaşehir’de Alkan Köyü yakınında yapılmakta olan jeotermal amaçlı bir derin sondaj kuyusunun denetimden çıkıp patlaması üzerine yöredeki birçok yerden sıcak su, buhar, gaz ve çamur püskürmesinin aylarca sürdüğü görsellerle anlatıldı.
Türkiye’nin ve hatta dünyanın en değerli tarım alanlarından olan Gediz Nehri Havzası ve Büyük Menderes Havzası, rant hırsıyla hareket eden şirketlerin kurduğu JES’lerle kirletilmektedir. Şimdiye dek açılmış olanların doğaya verdiği zarar ortadayken yenileri için girişimde bulunuluyor. Toplantıda, Bakanlık ve Valilikçe JES’lerin yolunun açıldığı anlatıldı. Kaymakam tarafından da –projelere itiraz eden köylülere–, JES’lerin Milli enerji olduğu söylenerek telkinde bulunulduğu, bizzat köylülerce ifade edildi. Salihli Çevre Derneği’nce Manisa Valiliği mahkemeye verilmiş.
Kararın iptali
Valiliğin “ÇED gerekli değildir kararı”nın iptali isteniyor. 27 Kasım’da keşif yapılacak. Bu keşfin çok önemli olduğu açık. Köylüler direndiğinde bu projelerin engellenebildiği, Manisa’da mahkemelerin çoğunlukla köylüler yararına sonuçlandığı belirtildi. Köylüler adına keşfe katılmak ve bilimsel görüşlerini mahkeme heyetine anlatmak isteyen uzmanların ise ne yazık ki artık keşfe alınmadığı anlatıldı. Tüm anlatılanlardan sonra bir köylü:
– Ne yapmamız gerekiyor, bize onu söyleyin, dedi.
Şimdi imzalar toplanacak, itirazlar yapılacak, 27 Kasım keşfine yoğun katılım için duyarlılık oluşturulacak ve yüksek mahkeme masrafları ile nasıl baş edilir, bunun da yolu aranacak! Dönüş yolunda, köyümün yanından geçerken ilkokul öğretmenimizin düzenlediği piknikleri, yemyeşil kırlarda papatyalardan taçlar ördüğümüzü ve başımıza taktığımızı anımsadım… Bugün ve gelecekte bu cennet köylerdeki çocukların aynı güzelliklerden yoksun kalmaması için şimdi mücadele zamanı!
Kaynak : “Çocukların aynı güzelliklerden yoksun kalmaması için mücadele zamanı” (bianet.org)
Alime Yalçın Mitap
Ressam, yazar, EGEÇEP (Ege Çevre Kültür Platformu) yürütme kurulu üyesi.