100 yıl önce bugün, Cumhuriyetimizin ilk günüydü.
100 yıllık bu tarihsel var oluş, son dönemde yaşadığımız kimi olumsuzlukları da tersine çevirmenin ipuçlarını taşırken olumsuzluklardan çıkmanın da anahtarı olacaktır.
Bu açıdan bakıldığında bugün en çok ihtiyacımız olan şey günümüzün gerçeği karşısında dimdik duran bir söylem ve pratiktir: 100 yıl önce bugün, ilk gününü yaşayan onurlu, insanca bir yaşam için doğan bir umudun izinden gitmek…
Aslında Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılının neyi içermesi gerektiğine, günümüzde yaşanan 5 temel probleminin “demokrasi, eğitim, dış politika, ekonomi ve toplumsal barış” olduğuna ve 13 çözüm önerisine dair metin umudu da yapılması gereken pratiği de vadediyor. İkinci yüzyılın işaret fişeği niteliğindeki Manifesto; insanca bir yaşamın, muhtaç olduğumuz temel hakların yeniden tesisi için gerekli yöntemi ortaya koyuyor.
Bugün ikinci yüzyıla belli bir kesimin beklentilerini meşru gören bir seçkincilik örneğiyle girmek, gücü daha da merkezileştirmek, 100 yıl önce kurulmuş cumhuriyetin demokratik kazanımlarını geriletmek, siyasi ve kültürel kutuplaştırma ve bunun sonuncunda yaşanan bütün eşitsizliklere aldırmamak kabul edilemez
2. yüzyılda ülkenin çoğunluğu için umut yerine kasvetli iklim hakimken, sanki yeni bir rota belirlemek elzemdir. İkinci yüzyılda Cumhuriyetin 100 önceki kurucu rengini tüm ülkeye yaymak yerine ona kendi rengini vermek isteyen başka bir rejimden söz ediliyorken, 100 yıl önceki Cumhuriyet ideolojisini daha da berraklaştırmak zaruridir.
Bugün daha fazla temel hak ve özgürlere vurguyla, hukuk devleti ve sosyal devlet temelli düzen çağrısı yapmak kaçınılmazdır. Bu dönemde evrensel demokrasi, insan hakları ve özgürlük temelinde siyaset çıkar yoldur. Yoksullaşma ve gelir dağılımında adaletsizlik yerine; sosyal adalet, emeğin değerinin artırılması görevdir.
Adil ve güçlü sosyal devlet ilkesiyle “Aile Destekleri Sigortası” gibi politikaların hayata geçirilmesi, alt ve orta sınıftaki yurttaşların desteklenmesi, sosyal ve hukuk devletini hâkim kılınması “ikinci yüzyıl” için yapılacak önemlidir. Son 20 yılda siyasetin alanı daraltılmıştır. Demokrasiyi her istediğini yapma hakkına sahip olduğu hale indirgeme yoluna gidilmiştir.
Oysa 2. Yüzyılda ihtiyaç duyulan; Cumhurbaşkanının tarafsız çizgide kalması, Meclis’in “güçlendirilmiş parlamento” haliyle yeniden işler hale getirilmesi, ülkedeki keyfi tutum, baskı ve zor politikalarına son verilmesi, antidemokratik uygulamalardan vazgeçilmesi, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınarak hukuk devletinin yeniden ve kalıcı halde tesis edilmesidir.
Söz konusu bu talepler, bugün artık hayati bir öneme sahiptir. Bu talepler “ikinci yüzyıla çağrımızın” kamucu/halkçı politikalarımızın temelini oluşturur ve demokratik bir tutarlılığa tekabül eder. Bu yolda ilerlerken mesele devletin kalıcı bir biçimde sosyal, hukuk devleti anlayışıyla halktan yana uygulamalarını, yasalarını, kurumlarını sürdürmesi, kalıcılaştırılması, yaygınlaştırılması olmalıdır. Bunun için ilk ve en önemli nokta toplumun temel ihtiyaçlarının sorunsuzca karşılanmasıdır.
Bu sebeple Aile Destekleri Sigortası diyoruz.
Bu sebeple devlette ve toplumsal düzende liyakat esas olmalı diyoruz.
Bu sebeple “Siyasi Ahlak Yasası” çıkarılmalı “Kamu İhale Kanunu”, rekabet ve şeffaflığı sağlayarak düzenlenmeli diyoruz.
Bir gecede her türlü keyfi kararın alındığı değil tüm bileşenlerin ve eğitim paydaşlarının ortak çabasıyla yeniden yapılandırılacak bir Milli Eğitim Sistemi diyoruz.
Gelecek nesiller için “Ekosistem Hakkı” korunsun, yeni bir “Merkez-Yerel” dengesi kurulsun dememiz bu yüzden…
Coğrafyanın huzuru içte ve dışta barış için “Ortadoğu Barış ve İş birliği Teşkilatı” kurulacak demiz bu yüzden…
Bu sadece tercihle ilgili bir meseledir ve gereken bilgi birikimi de irade de mevcuttur.
Buna dair irademiz ve yeni bir toplumsal dönüşümü içinde barındıran “İkinci Yüzyıl’a Çağrı” mızı çok daha önce ortaya koymuştuk. İşte “ihtiyacımız ve günümüzün gerçeği olan şeyler” yani ekolojik farkındalıklardan kurumsallaşma ihtiyacına, halkı enine kesen toplumsal eşitlik ilkelerden hukuk devletinin içselleştirilmesine dair her şey bu çağrıda saklı. Müstebit bir iktidara karşı demokratik bir siyasal önerileri toplamı olarak, eşitlikçi, özgürlükçü, toplumsal hattın altını dolduracak manzumeler olarak duruyor.
Daha önce çağrısını yaptığımız “İkinci Yüzyıl’ın manifestosu ilk yüzyılımızdaki kurucu değerlerle benzer kodlar taşıyor; çünkü bu çağrıyı yapanlar ikinci yüzyıl da kendisine birinci yüzyıldaki liderini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve ilkelerini rehber alıyor.